“İvan
İlyiç’in Ölümü”, hayat ve ölümün bıçak sırtı anlatısı. Ömrünün son günlerinde
sahip olduğu her şeyle tek tek yüzleşen İvan İlyiç, huzursuz sorularıyla
karşılıyor okuru. “İyi bir hayat nasıl yaşanır?” sorusuyla başlayan muamma,
ölüm döşeğinde bir adamın zihninden, hayatın anlamına dair bitmek bilmez
hesaplaşmalara kapı aralıyor.
Lev Nikolayeviç Tolstoy, aristokrat bir ailenin çocuğu olarak 1828 yılında dünyaya geldi. Babası öldüğünde henüz dokuz yaşındaydı, iki yıl sonra annesini de kaybetti. Erkek kardeşiyle birlikte evde eğitim gördü; sonra Kazan Üniversitesine girdi. Kafkasya’da ve Sivastopol’da yazdığı öyküler, özellikle Sivastopol Hikâyeleri Tolstoy’a büyük ün kazandırdı. Abisi Nikolay’ın ölümü, Tolstoy üzerinde derin bir etki bıraktı; Tolstoy bu kaybın ardından dinsel, manevi arayışlara girdi. Dünya edebiyatına “Savaş ve Barış”, “Anna Karenina” gibi eserler kazandıran Tolstoy, ailesiyle birtakım anlaşmazlıklar yaşamaya başlayınca evini terk etti ve yolda hastalandı. 1910’da bir istasyonda hayata veda eden yazarın cenazesi büyük bir törenle Yasnaya Polyana’ya defnedildi.
Çeviren: Kayhan
Yükseler