1888
yılında yayımlanan “Sergüzeşt”, döneminin eserlerinden farklı bir temayı; köle
bir kızın yaşadıklarını anlatarak yazarının kölelik kurumuna getirdiği
eleştiriyi ortaya koyar. Tanzimat döneminin halkı eğitmeyi, eskimiş fikirleri
değiştirmeyi amaçlayan yapısında yazarın başat konusu bu eserde kölelik
olmuştur; bahsedilmesi ve ortadan kaldırılması gereken ilk kurum budur.
Eser,
kitabın başkahramanı Dilber’in bir halayık olarak Kafkasya’dan kaçırılmasını,
İstanbul’da zengin konaklarına satılmasını ve yine satılarak Mısır’a uzanan
“sergüzeşti”ni ve ona layık görülmeyen konağın paşazadesi Celâl ile yaşadığı
aşkı, realizm akımına uygun bir bakışla verir. Bu sebeple “Sergüzeşt”, Türk
edebiyatının romantizmden realizme geçiş eseri kabul edilir.
Hazırlayan: Mustafa
Raşit Karabağ